Markalar

Mimari

BİR MİMAR
BirMimar - 12.Şubat.2012

USTA ÇIRAK İLİŞKİSİNE İNANMIŞ BİR MİMAR:

ONUR ÖZCAN

M.M. Kendinizden bahseder misiniz?

O.Ö.

1985 İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunuyum. Çeşitli şirketlerde çalıştıktan sonra 1998 yılında serbest çalışma hayatına başladım ve halen kendi şirketim olan RUNO Mimarlık ltd. İle çalışmalarım devam etmektedir. Çalışmalarım arasında ev, ofis, otel dekorasyon proje ve uygulamaları, ahşap, mobilya imalatı, mimari bina tasarımları bulunmakta.

M.M. Size göre mimarlığın ne kadarı eğitim ve ne kadarı kültür ne kadarı vizyon?

O.Ö.

Eğitim, vizyon, kültür, eğitim almadın nasıl yapacağını bilemezsin, eğitimlisin kültürün yok ne yapacağını bilemezsin, eğitim almışsın, kültürün var vizyonun yok, yaptığın iş hiçbir ihtiyaca cevap vermez. Bir başka deyişle eğitim uzmanlaşma, kültür yaşamın tümü, vizyon yeniliktir. Bu sonuçla eğitim, kültür, vizyonun eşit değerde olduğunu düşünüyorum.

M.M. Mesleki gelişiminiz nasıl oldu?

O.Ö.

Öğrencilik zamanında çalışmaya başladım, o günden bu güne çalışıyorum. Yaptığım her iş, proje mesleki açıdan bir şeyler kattı. Güzel, değerli projelerde çalıştım, ilk stajımı yaptığım proje TBMM Halkla ilişkiler binası inşaatıdır, oradan başlayarak ve elimden geldiğince çalıştığım projeleri seçmeye, kendimi tekrar etmek yerine geliştirecek projelerde yer almak için uğraştım. Çok gezen mi çok okuyan mı derler ya, bizim mesleğimizde hem gezen hem okuyan, kendisini geliştirir.

M.M. Malzeme seçimini neye göre yapıyorsunuz? Malzeme seçimini siz mi yapıyorsunuz yoksa önerileriniz oluyor mu?

O.Ö.

Tasarımını yaptığım projelerde malzeme seçiminde önemli unsurlar, fonksiyon, estetik, yerli malı ve özellikle yerel olması, zamanımızda düşünmek zorunda olduğumuz enerji tasarrufu, malzemelerin ekonomik olması. Projelerde kullanıcı malzeme seçiminin içinde olmalı. Kullanıcı benimle birlikte çalışmalı, araştırmalı sonuçta bütün malzemeleri sunamıyorsunuz. Günümüzde internetin yaygınlaşması işimizi kolaylaştırdı malzeme için internet sitelerinden seçim yapıp kullanıcıya verdiğimiz zaman kolayca bakabiliyor ve seçimini yapabiliyor. Ama son karar yine bizim oluyor malzemenin mekan ve komşu malzemelerle uygunluğu tarafımızdan yapılıyor. Tabiiki önemli olan kullanıcıyı bu konuda ikna etmek. En sık karşılaştığımız sorun kullanıcıların katalog resimlerinde gördükleri malzemeyi istemesi, örneğin mutfak katalogları büyük mekanlarda çekiliyor kullanıcının böyle bir mekanı yok, çiziyorsunuz gösteriyorsunuz kullanıcı hayır bu değil, yine ikna etmek gerekiyor. Kullanıcı ile çalışmadığımız projelerde seçimleri onların yerine biz yapıyoruz .

M.M. Tasarım merkezi olarak bilinen İtalya’yı diğer ülkelerden, kültürlerden nasıl bir farkı var? Havasımı suyumu yani diğer ülkelere göre İtalya’nın farkı nedir?

O.Ö.

Kültür yaşamın kendisi demiştim, o yüzden karşımıza İtalya çıkıyor. Bence kökeni Roma’ya dayanıyor sonra rönesans hep yaşamın içerisinde mimarlık, tasarım, sanat. Bir geleneksellik var İtalya’da, üretim küçük atölyelerde başlamış daha sonra gelen gençler devam ettirmiş eğitim alarak geliştirmiş işlerini, bizdeki tabiri ile baba mesleğine devam etmişler, tasarımda marka haline gelmişler İtalyan markası, bu markayı da dünya biliyor. Daha sonra yurt dışından gelen tasarımcılarla gelişen tasarımcılık İtalyan markası olarak devam etmiş. İş sadece tasarımla bitmiyor tabiî ki, devlet, girişimciler yani iş dünyası tasarım ve tasarımcıya önem vermiş desteklemiş, böylece İtalyan tasarım endüstrisi doğmuş. İtalya’nın en önemli farkı kültürü, tasarım ve tasarımcıyı önemsemesi diyebiliriz.

M.M. Türkiye olarak biz mimarlıkta neredeyiz?

O.Ö.

Türkiye’de mimarlık inşaat yapmak olarak algılanmakta ve o şekilde devam etmekte.Türkiye’de inşaat sektörü ekonominin lokomotifi durumunda, bu kadar çok inşaatın olduğu ülkemizde mimarlığın da aynı hızla gelişmesini beklemekteyiz ama maalesef bu durum oluşmamaktadır. İnşaat sektörü mimarları içerisine almış ve kendisine uydurmuştur.

M.M. Hayata bakış açınız ve hayatın size öğrettikleri?

O.Ö.

Hayata devamlı pozitif bir pencereden bakmaya çalıştım, ümitsizliğe düşmeden mücadele ederek, olumlu düşüncelerle yaşadım yaşamaya devam ediyorum. Bence dünyanın en güzel şehrinde yaşamak bile mutlu olmak için yeterli. Hayatın güzellikleri nefes almakla başlar, bulunduğun çevreyi sevmekle devam eder. Hayatın bana öğrettikleri yaşamdan küçük mutluluklar çıkarmak, bardağın en az yarısını dolu görmek, meslek olarak sevdiğin mesleği yapmak, sevdiğin beraber mutlu olduğun insanlarla olmak, iş olarak bitirdiğin işlerden zevk almak.

M.M. Mağaza dekorasyonunda son yıllardaki gelişen trendler?

O.Ö.

Türkiye’de mağazacılık caddelerden AVM lerine taşındı diyebiliriz. Eskiden her şehrin bir ana caddesi vardı, bu cadde mağazaların olduğu yerdi. Caddelerden AVM lerine geçen mağazalar dekorasyonlarında da değişikliklere gidiyor. Dekorasyon öncelikle markanın imajını tüketiciye hissettirmeli, sadelik ön planda olmalı, eskiden mağaza dekorasyonu ne kadar iddialı olursa mağaza o kadar fazla iş yapar düşüncesi hakimdi, şimdi satılan ürün ile yarışan dekorasyonlar önemini yitirdi. Mağaza dekorasyonunda kimi, müşteri sokaktan mağazaya girdiğinde evine gelmiş gibi olmalı diyor, kimi sokakların mağaza dekorasyonuna yansıması gerektiğini söylüyor. Bence sokak atmosferi belirlemeli dekorasyonu, müşteri çoğu zaman evinde sıkılıp geliyor alışverişe, dekorasyon sade olmalı, mağaza içinde yaratılan değişik mekanlar olmalı, bunları yaratırken malzeme karmaşasından kaçınılmalı.